infertilite nedir?

Doç Dr. Cemil KAYA Kadın Hastalıkları, Tüp Bebek, Yüksek Riskli Gebelik, İnfertilite, Laparaskopik Cerrahi
infertilite nedir?
Doç. Dr. Cemil KAYA | 12 Eylül 2019, 01:11 | 4185

İnfertilite, erkek veya dişi üreme sisteminin anormal çalışmasına neden olan bir hastalıktır. Amerika Üreme Sağlığı Kurumu (ASRM) ve Amerikan Doğum Ağrı Doktorları ve Jinekologları Koleji (ACOG) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) infertiliteyi bir hastalık olarak görmektedir.Tıbbi literatürdeki tanımı,haftada 2-3 kez düzenli cinsel birlikteliğe rağmen  1 yıl içinde gebelik elde edilememesi olarak tanımlanır. Genç çiftlerde bekleme süresi daha uzun olabilir. İnfertilite yüzde 20 erkek, yüzde 40-50 kadın, yaklaşık yüzde 30-40 hem erkek hem de kadından kaynaklanmaktadır. Kadın yaşı 35'in üzerinde ise veya öykü ve fizik muayenesinde kısırlık ile ilişkisi olabilecek herhangi bir bulgu varsa araştırmaların daha erken başlatılmalısı gerekebilir. 


İNFERTİLİTENİN ARAŞTIRILMASI 

İnfertilite araştırmasında ilk yapılması gereken test sperm analizidir ve doğru sonuçların elde edilmesi açısından 2 ay aralıklarla en az iki defa tekrarlanması gerekir.Sperm sonuçları normal ise erkekte sorun yoktur. Sperm analizi ile eş zamanlı olarak kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına bakılmalıdır. Bu amaçla adetin 19-21. günleri arasında progesteron yapılabileceği gibi ultrason takipleri veya idrarda LH ölçümleri de yapılabilir. Düzenli adet gören kadınların %95'i normal olarak yumurtlarlar. 

Kadında en önemli sorunlardan biri düşük yumurtalık rezervidir. Bunun için adet döneminde 2 ya da 3.gün vajinal yolla ultrason yapılarak yumurtalıklar içindeki antral foliküller (içinde yumurta barındıran minik kistler) sayılır. İki yumurtalıkta toplam 6 taneden az antral folikül varsa yumurtalık kapasitesi azalmış demektir. Kadınlar da yumurtalık kapasitesi 37 yaşından itibaren azalmaya başlar ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesi çok zorlaşır. Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır. Ailesinde erken menopoz olan kadınlarda, daha önce yumurtalıklarından kist aldırmış olan kadınlarda, tek yumurtalığı alınmış olan kadınlarda, endometriozis öyküsü olan kadınlarda, genç kısır çiftlerde ve tekrarlayan düşükleri olan çiftlerde yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.

Sperm analizi, yumurtlaması ve yumurtalık kapasitesi normal olan çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için rahim tüp filmi (HSG-histerosalpingografi) çekilmesi gerekir. HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen teknik olarak ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar yapabilir. İşlem adetinin bitiminden hemen sonra yapılmalıdır. Bu şekilde rahim içi daha iyi görülür ve yumurtlama döneminden sonra olabilecek çok erken bir gebelik olasılığı ortadan kaldırılır. HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı ve kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir. özellikle tek tüpün rahme bitişik olduğu yerden kapalı olması durumu bazen ilacın basınçlı verilmesi sonucunda tüpte kasılma olmasına bağlıdır. Bu durumda gerçek değil yalancı bir tıkanıklık vardır. HSG ile karın içindeki yapışıklıkları ve bunların şiddetini anlama olasılığı azdır. HSG tüplerin açık olup olmadıkları hakkında bilgi verdiği halde tüplerin işlevi hakkında bilgi vermez. 

 

İnfertilite araştırmalarında kullanılan ancak önemi tam olarak kanıtlanmamış testler de vardır. Bunların arasında immunolojik araştırmalar (antisperm antkorları) ve postkoital test (ilişkiden sonra rahim ağzındaki sıvının spermlerin varlığı açısından incelenmesi) sayılabilir. 

Kadınlarda infertilite nedenleri

İleri yaş:  Günümüzde kadın infertilitesinin en sık nedeni ileri kadın yaşıdır.Toplumların endustriyel gelişimlerine paralel olarak evlilik ve kariyer planlarının ön planda tutulması kadınları ileri yaş kaynaklı fertilite problemleri ile başbaşa bırakmıştır. Aslında kadınlarda 30 lu yaşlardan itibaren normal yollardan gebe kalma olasılığı azalmakta ve bu durum 40 lı yaşlara kadar devam etmektedir. Günümüzde 45 yaşından sonra doğal yollardan gebelik beklenmemektedir.Özellikle 35 yaşından sonra kadınlarda yumurta sayısında azalma ve yumurta kalitesinde bozulma ortaya çıkmaktadır.  İleri yaş ile birlikte kadınlarda yumurta yaşlanması kronolojik yaştan daha hızlı gerçekleşmekte olup bu durum yumurta kalitesinde bozulmaya neden olmaktadır.İleri yaş ile birlikte yumurtalarda telomeraz enzim aktivitesinde ve mitokondriyal enerji üretiminde azalma yumurtanın DNA hasarı artışına neden olmakta ve bu durum ilaçlar ile geriye döndürülememektedir. Bu yumurtalarda döllenme problemi ya da kötü embrio gelişiminden dolayı hastanın gebelik oranlarında azalma ortaya çıkmaktadır.Bu nedenle günümüzde kadınların over rezerv durumlarının çok iyi değerlendirilmesi ve buna göre planlama yapılması fertilite açısından oldukça önem arzetmektedir. Her âdetin üçüncü günü yapılan buna özel testlerle de yumurtalık yaşıyla ilgili öngörüde bulunmak mümkündür.

İleri yaş kadınlarda hamilelik gerçekleşse bile ilk günlerde düşük olabilmekte ve daha sonraki aylarda daha çok kayıp yaşama riski artabilmektedir. 

Yumurtlamada bozuklukları: Kadında en yaygın karşılaşılan kısırlık sebeplerindendir.Yumurtlama bozuklukları esas olarak üç grupta incelenmektedir.
Grup 1; hipotalomo-hipofizer yetmezlik olarak adlandırılan beyinden salgılanan ve yumurtalıkları kumanda eden hormonların yetersizliği ile karakterizedir.Bu kadınlarda tedavi öncesi beyin MR ve tedaviyi etkileyebilecek diğer hormonal testlerinde yapılması gereklidir.

Grup 2; Hipergonadotropik hipogonadism olarak adlandırılan ve yumurtalık içindeki yumurtaların erken tükenmesine bağlı olan durumdur. Diğer adıyla erken menopoz olarak da bilinir. Çocuk sahibi olabilmek için bilinen bir tedavisi yoktur. 

Grup 3; Polikistik over sendromu (PKOS). Kadınlarda en sık rastlanan hormon bozukluğu polikistik over sendromudur. PKOS da temel bozukluk anovulasyon olarak adlandırılan yumurtlama bozukluğudur. Bu hastalarda yumurtalıklarda folikül gelişim dinamiği ileri derecede bozulmaktadır. Esas olarak gelişmekte ve atreziye giden(aktivitesini kaybetmiş!) antral folikül sayısı artmaktadır. Bu atrezi olarak tanımlanan çok sayıda antral folikülün yumurtalık içinde birikimi yumurtalık stromasında artışa bu durum da hem yumurtalıkta büyümeye hem de testosteron salınımında yüksekliğe neden olmaktadır. Senaryo bu şekilde başladıktan sonra devamı her hastada farklı bir spekrumda gelişmektedir.Biraz önce ifade ettiğim mekanizma  yumurtalıklarda çok sayıda yumurta birikimine yol açmakta olup bu durum polikistik over olarak adlandırılmaktadır. PKOS lu hastalarda aynı yaş grubu ile kıyaslandığında yumurtalıklarda antral folikül sayısı iki kat artmakta, yumurtalık normalin iki katı büyümekte, kapsul kalınlaşmaktadır.Yapılan son  çalışmalarda bu kapsul kalınlığına neden olan mekanizmaların tek başına yumurtlama bozukluğuna neden olabileceği düşünülmektedir. PKOS lu hastalarda infertilite yaklaşımı kilo verme, yumurtlama tedavileri, aşılama ve  tüp bebek uygulamalarına kadar değişkenlik göstermektedir. Ayrıca PKOS lu seçilmiş hasta gruplarında driling olarak adlandırılan laparoskopik cerrahi işlemde iyi sonuçlar verebilmektedir.
 

ENDOMETRİAL FAKTÖR

Endometrial çevrede yer alan endometriyal polipler ve submukoz myomlar embriyonun implantasyonunu bozabilir. Ek olarak hormonal, immün ve biyokimyasal faktörler, uygunsuz bir endometrial çevreye neden olabilirler.

Genellikle luteal faz defekti olarak adlandırılan zayıf progesteron etkiis altındaki endometrium,  implantasyon için yetersiz bulunmuştur.  Ancak bu duurmun tek başına infertilite nedeni olarak kabul edilemmektedir.  İmplantasyon için uygun ortamın gelişiminde rol oynayan diğer faktörler Integrin IIIβ gibi otoimmün faktörlerdir (22). Antifosfolipid antikorlarının implantasyonda etkin bir faktör olmadığı gösterilmiştir (23).

Endometriyal polipler ve submukoz myomlar, histerosalpingografi, salin sonohisterogram veya histeroskopi ile tespit edilebilirler. 

Polipler

Kadınlarda gebelik olabilmesi için rahmin de normal görevini görmesi gerekir. Bebeğin gelişeceği, rahmin içindeki bölgede iltihap ya da doğumsal yapışıklıklar, polipler, miyom adı verilen rahmin içine doğru gelişen tümörler, doğumsal sebeplerde olan yürek biçimindeki rahimler, çift rahme sahip olma gibi çeşitli sebeplerden dolayı da hamileliğin gerçekleşmesi güçleşmektedir. Gebelik gerçekleşse dahi, düşükler yaşanabilmektedir. Bu sorunların cerrahi operasyonlar ile düzeltilebilmesi sağlanabilir. Kısırlığa etken olan nedenler arasında rahimdeki şekil bozuklukları, enfeksiyonlar ve mukus kalitesinin kötü olması, rahim ağzında (serviks) ya da rahim içinde gelişen polipler vardır. Polip; iyi huylu, küçük, doku oluşumlarıdır. Kötü bir hastalık olmamakla beraber bazen hamileliğin gerçekleşmesine engel teşkil edebilirler.

 
Şekil 5: Endometrial polipin histeroskopik görünüşü.

Tedavi

Endometrial polipler ve submuköz myomlar histeroskopik cerrahi ile çıkarılabilirler.  Pritts ve arkadaşları histeroskopik miyomektomi uygulanan kadınların bir meta analizini yapmışlar ve gebelik sonuçlarında  iyileşme saptamışlardır (1.72 göreceli risk 1.13-2.58 arasında güven aralığı) (27).

Uterin Faktörü

Endometrium ve servikse ek olarak, uterin fundusun şekli ve yeterliliği de göz önüne alınmalıdır. Müllerian füzyon anomalileri-rahim anormallikleri- ve miyomlar implantasyon ve plasentasyonu  bozarak ya da anormal uterin kan akımına neden olarak gebeliğin seyrini etkileyebilirler. Uterus septum veya bicornuate uterusa yol açan müller füzyon anomalileri, gebe kalma yeteneğinden ziyade tekrarlayan düşük ile ilişkilidir.

Miyomlar

Miyomlar kadınların yaklaşık yüzde 40'ında vardır. Esas itibari ile üç tipte incelenirler.1) Subseröz, 2) İntramural, 3) Submukozal. Miyomların fertiliteye etkisi büyüklük ve yerleşim yerine göre değişkendir. Miyomlar tek başına infertilite nedeni olarak kabul edilmemekle birlikte eğer hasta infertilite ile başvurmuş ve araştırmalarda başka neden bulunmamış ise bu hastalarda miyomun olası etkileri daha yakından izlenmek durumundadır.  Özellikle submukozal myomlar gebeliğin yerleştiği ve geliştiği uterin kaviteyi etkilediği için gebelik şansını kabaca yüzde 50 azaltabilirler. Dolasıyla submukozal miyomların alınması hastanın gebelik şansını iki kat arttıracaktır. Özellikle intramural myomların fertilite üzerine olan etkileri oldukça tartışmalıdır. Yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar çok farklılık  göstermekte bu durmu standart bir tedavi yaklaşımını zorlaştırmaktadır. Çok sayıda intamural miyomu olan hastalarda başka bir infertilite nedeni yoksa (küçük boyutta olsalar bile çok sayıda oldukları zaman) infertiliteye neden olabilecekleri her zaman gözönünde bulundurulmalıdır. 

Teşhis

Uterin miyomlar ultrason ile teşhis edilebilirler (Şekil 6).  MRI genellikle hem miyomların hem de mullerian anomalilerin belirlenmesinde kullanılabilir. ( Şekil 10 ).
 
Şekil 6: Uterusun transvers sonografik görüntüsü, genel genişleme ve çok sayıda leiomyomayı gösterir.
 
Şekil 7
Normal uterusun histerosalpingogramı. 
 
Şekil 8 utero DES maruziyetine sekonder olan T şeklindeki uterusun histerosalpingogramı.
 
Şekil 9 Bir uterin anomalinin histerosalpingogramı. HSG ile, bicornuate uterusa karşı bir septum ayırt edilemez ..
 
Şekil 10 Birden fazla leiomyomayı gösteren transvers MRG görüntüsü

Tedavi
Uterin miyomlar konumuna bağlı olarak  histeroskopik veya laparoskopik olarak çıkarılabilirler(28). Miyomektominin doğurganlığı artırıp arttırmadığı, pelvik adezyonlara ve tubal faktör infertilitesine yol açıp açmayacağı halen tartışmalıdır (29). 

Yumurtalık kanalı (Tüpler):
Doğurganlığın  sağlanabilmesi için  tüplerin açık ve sağlıklı bir yapıda olmaları gerekir. Spermin oosit veya döllenmiş oosit bölgesine geri döndürülmesi için açık, çalışan fallop tüplerinin olması gerekir. Tübal faktör infertilitesi olan hastalarda sıklıkla pelvik bir enfeksiyon, endometriozis ya da önceki abdominal veya pelvik cerrahi öyküsü vardır. Bununla birlikte, sıklıkla, hastalar yapışıklıklarının bir kaynağını açıkça tanımlayamazlar. Örneğin, klamidyalı bir enfeksiyon geçiren bir hasta karın altındaki ağrıyı, ateşi ve krampı bir gastrointestinal viral enfeksiyona atfetmiş olabilir ve genellikle enfeksiyon zamanını hatırlayamaz.
Pelvik adezyonlar tüplerin hareketini bozabilir ya da tamamen tıkanarak hidrosalpenks adı verilen tüplerin tıkanma ve şişmesiyle sonuçlanan fonksiyon kaybına neden olabilir.Bu durum asemptomatik olabilir ya da pelvik ağrıya neden olabilir.Hidrosalpenks zaman zaman adneksiyal kitlelere neden olabilir. 

Teşhis
Tubal yapışıklıklar veya hidrosalpinks durumu HSG ile sapatanabilirler. Ancak kesin tanı için laparoksopi gerekebilir. 
 
Şekil 11: Hidrosalpleri gösteren histerosalpingogram. Tüplerin belirgin genişlemesine ve kontrast havuzuna dikkat edin ..
 

Tedavi


Tüp bebek tedavisinde en yüz güldürücü sonuçlar tubal faktör infertilite de alınmaktadır.  Bununla birlikte, tubal faktör infertilite olgularında halen cerrahi düzeltme operasyonları seçilmiş uygun hasta gruplarında doğurganlık şansını arttırıcı etki sağlayabilmektedir. 

Endometriozis


Endometriozis, rahimin içini döşeyen ve adet görülen rahim içi dokunun, rahim dışında odaklar halinde bulunması ve gelişimine bulunduğu bölgede devam etmesidir. Endometriozis de rahmin her ay kanayan iç zarının bir kısım benzerleri yumurtalık ve karın zarında olmaktadır. Özellikle yumurtalıklarda yer alna endometriotik odaklarda her ay düzenli olarak kanama devam etmekte ve büyük boyutlarda çikolata kistleri olşabilmektedir. Bu kistler hem bulundukları yumurtalık dokusununa zarar vermekte hemde  yapışıklıklara sebep olabilmektedir. Bu yapışıklıklar genellikle tüp ve yumurtalık ilişkisini bozarak mekanik infertilite olarak da adlandırılan bir şekilde  kısırlığa neden olabilmekte ve cerrahi tedaviler gerektirebilmektedir. Normal yerleşiminin dışında bulunan bu odaklar, belli bir süre sonra tüplerin yapışıklık ve  tıkanmasına, yumurtlamanın bozulmasına ya da tüp tarafından yumurtanın tutulumununn bozulmasına yol açmaktadır. Endometriozis sahibi kişilerin  yaklaşık %70’i kısırlık sorunuyla karşı karşıya kalırlar. 

Endometrioma (Çikolata kistleri)

Yumurtalık içindeki endometriozis kistlerine endometrioma adı verilir. Endometriomalar kısırlık ile beraber olduğunda laparoskopik olarak alınmaları gerekebilir. Laparoskopik endometrioma alınmasını takiben ilk 6 ay içinde  kadınların spontan gebelik şansı oldukça yüksektir. Gebe kalamayanlarda ise kadının yaşına bakılarak bir 6 aylık bekleme daha önerilebilir. Yaşın 35'in üzerinde, over rezervi düşük, infertilite süresi uzun ya da ilaveten erkek faktörü varsa zaman kaybetmeden tüp bebeğe yönlendirilme yapılmalıdır. Bazı durumlarda ise ileri derecede anatomi bozulmuş olabilir ve buna bağlı kendiliğinden gebelik şansı verilemez.Endometriozisin ileri derecede yaygın olduğu ve tüp ve yumurtalık ilişkisini bozduğu durumlarda zaman geçirmeden tüp bebek yapmak en uygunudur. 

Açıklanamayan(Unexplanied)  infertilite 

Tam bir infertilite değerlendirmesine rağmen evli çiftlerin yaklaşık yüzde 15 inde herhangi bir neden saptanamamaktadır. Bu durum tıbben açıklanmayan infertilite olarak adlandırılmaktadır. Yapılan çalışmalarda bu hastaların önemli bir kısmında minimal yumurtlama bozuklukları, yumurta kalitesinde bozulma ya da erken evre endometriozis sıklıkla olabilmektedir. Bu hasta grubunun tanı ve tedavisinde bu ihtimallerin gözönünde bulundurulması önem arzetmektedir. Tedavi planlaması hastanın yaşı (35 yaş altı ve üstü), infertilite süresi ve over rezerv durumlarına göre planlanmalıdır.

SERVİKAL FAKTÖR-Rahim ağzı salgısı iltihabı-

Nullipar serviks yaklaşık 4 cm uzunluğundadır. Kolajen epitelyumu mukoza salgılayan bezlerinin kanalları tarafından delinerek bakterilerin üst üreme kanalına girmesini önleyen koruyucu bir bariyer olarak içeriğini döktüğü gibi spermleri üst hatta yönlendiren bir hoş geldin kanalı olarak bilinir. Servikal mukus, bezlerin etki altında olduğu hormonal çevre tarafından etkilenen hiyalüronik asit misellerinden oluşur. Geç foliküler fazda, östrojen yükselirken, miseller spermleri yönlendirmek için kanallar oluşturan paralel bir düzende hizalanır. Bu durum,mikroskop altında, kurutulmuş servikal mukusun klasik "eğreltiotu" örüntüsü olarak görülebilir (Şekil 4). PH alkalidir ve sperm için besleyicidir. Nitekim sperm normal servikal mukusta 4 gün süreyle yaşayabilir. Bol mukus servikal os'dan vajene sızar ve ejakülattan spermleri cazip hale getirirken vajinanın asiditesinden korur. Ortamda, ovülasyondan hemen önce ve sonra yükselen progesteron mukusun tuz içeriğini arttırır, misel kanallarını kırar ve mukusun kıvamını yoğunlaştırır. "Eğreltiotu" deseni artık görülemez; mukus kalınlaşır ve sperm ve bakterilere karşı engelleyici özellik kazanır.
 
Şekil 3 Kurutulmuş servikal mukoza klasik eğreltiotu deseni.

Servikal enfeksiyon, cerrahi veya kriyoterapi servikal bezlere zarar verebilir ve mukusun yapısı bozulabilir. Bu duurm spermlerin sert vajinal asiditeden korunmasını bozabilir. Bununla birlikte, infertiliteye neden olan gerçek bir "servikal" faktör için ciddi miktarda servik uzaklaştırılmalı veya hasar görmelidir.
Enfeksiyonlar nadiren infertiliteye neden olur. N.gonore (bel soğukluğu) ve klamidya sıklıkla suçlansa da, bunların herhangi birinin aslında servikal bezleri yok ettiğini ve tubal faktör infertilitesine neden olma olasılığının daha yüksek olduğunu ispatlamak zordur (16). Akut enfeksiyon, servikal pH'ı değiştirebilir, spermleri öldürür, ancak bu belgelendirilmemiştir.
Servikal faktör infertilitesinin en muhtemel nedeni, servikal bezleri çıkaran servikal konizasyondur. Kriyoterapi ve lazerle buharlaştırma alt kanalı yok edebilir, ancak metaplazinin üstündeki bezler genellikle doğurganlığı korumak için yeterli mukus sağlayabilirler (17).
  
Teşhis

Servikal faktörün  teşhisi, cerrahi veya enfeksiyon nedeniyle servikal hasar öyküsüne dayanır. Bununla birlikte, servikal faktör infertilitesinin klasik teşhisi, post koital testtir (Sims Hauser testi). Postkoital testi, spermlerin yeterliliği ve servikal mukusun reseptivitesini belirlemek için önerilmiştir  ancak son 10 yılda tartışmalıdır.  Rasgele seçilmiş 24 aylık bir çalışmada, anormal post-koital testi olan kadın hastalar normal test uygulanan hastalarla karşılaştırıldı ve iki grup arasında gebelik oranları arasında herhangi bir fark bulunmamıştır (18). Post koital test kullanımını değerlendiren bir literatür taramasında testin duyarlılığı 0.09-0.71, özgüllük 0.62-1.00, anormalin öngörücü değeri 0.56-1.00 ve normalin öngörücü değeri 0.25-0 arasında saptanmıştır. (19). Standart metodolojinin eksikliği, normal tek tip bir tanım eksikliği ve bilinmeyen tekrarlanabilirlik problemleri ışığında, postcoital test infertilite değerlendirmelerinde önemli bir değer olarak düşünülmemiştir. 

Tedavi

Gerçek bir servikal faktör aşılam yolu ile en iyi şekilde tedavi edilebilir. Buna ek olarak, önceki servikal cerrahi, gebelik sırasında servikal yetersizliğe neden olabilir (20). Böylece, hasta gebelik sırasında serviks ağrısız dilatasyonu için yakından izlenmeli ve servikal serklaj için değerlendirilmelidir.

Kadın kaynaklı kısırlıklarda rastlanan başka bir kısırlık sebebi ise, rahim ağzı salgısının iltihaplı olmasıdır. Rahim ağzı salgısı iltihaplı ise, spermlerin geçişini zorlaştırabilir ya da spermleri doğrudan öldürebilir. Kimi eşler arasındaki dokular uyumsuzdur ve kadın sperme karşı bazı karşıt maddeler üretir. Bu maddeler spermin öldürülmesine sebebiyet verir.

Kadın kısırlığı için risk oluşturan dış faktörler nelerdir?

Birincisi etken anne adayının sigara kullanmasıdır. Nikotin maddesi yumurta kalitesini bozar. Bu sebeple döllenmeyi zorlaştırır ve tüp bebek tedavilerinde dahi hamilelik ihtimallerini düşürür. Alkol de daha az miktarda olsa dahi gene de hamileliğin gerçekleşme şansını azaltıcı etkisi olduğu bilim otoriteleri tarafından kabul edilmektedir. Anne adayının çok zayıf ve çok kilolu olması yumurtlamayı etkileyerek kısırlığa sebep olabilen etkilerdir.

Spiral ve kısırlık
Rahim içi araçları (spiral) bazı kısırlık vakalarında sebep olarak görülebilmektedir. Spiralin bilinen işlevleri, gövdesi rahmin içinde, gövdesinden çıkan ipler ise vajinanın içinde olan bir doğum kontrol yöntemidir. Vajinanın içine doğru sarkan ipler, kirli olan vajina ile temiz olan rahmin içini bir araya getirmesi sebebiyle kimi zaman iltihaba da sebep olabilmektedir. Vajinadaki cinsel ilişkide kapılan bakteriler, mikroplar ya da normal vajinadaki mikroplar rahmin içine girerek iltihaplanmaya neden olabilmektedir.

Bu iltihaplanma rahim zarını etkilemekle beraber yumurtalık kanallarına doğru ilerleyerek o kanalların da yapışmasına ya da içindeki tüycüklerin bozulmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple çoğunlukla spiral hiç bebek sahibi olmayan anne adaylarına takılması önerilmez. Spiral kullanan kişilerde adet kanamasının süresi uzamakta, adet ağrıları biraz artmaktadır. Aynı zamanda iltihap risklerini de arttırır.

Alerjik sebepler: Alerjik sebepler kısırlığa sebep olabilmekle beraber tanıları ve tedavileri güç olabilmektedir.


Sağlıklı günler dilerim
Doç.Dr.Cemil Kaya