Sperm DNA Fragmantasyonu

Doç Dr. Cemil KAYA Kadın Hastalıkları, Tüp Bebek, Yüksek Riskli Gebelik, İnfertilite, Laparaskopik Cerrahi
Sperm DNA Fragmantasyonu
Doç. Dr. Cemil KAYA | 12 Eylül 2019, 01:11 | 3898

Sperm DNA hasarının klinik önemi, Tıbbi çalışmalarda sperm DNA bütünlüğünde bozulma infertilite ile yakın ilişkili bulunmuş, artmış Sperm DNA hasarının (SDH) yumurtanın döllenmesi, erken embriyo gelişimi, implantasyon ve gebeliği engelleyerek doğurganlığı etkileyebileceği sonucuna varılmıştır.

SDH'nın etyolojisi çok yönlüdür. Hücresel olayların bir dizi anormal kromatin paketlenmesi, aşırı reaktif oksijen türlerinin (ROS) üretimi, ,ve / veya seminal antioksidan azalması ve epididimde sperm matürasyonunda apoptotik olaylar SDH na yol açabilmektedir. Çevresel toksinlerin ve kirletici, uyuşturucu, kemo-radyasyon, sigara, ateşli hastalık, varikosel ve ileri yaş maruz kalma da SDH nı artırıcı etki yapabilir. 

SDH'nın ortaya çıkışı, varikosele bağlı tetsis sıcaklığında artış ve kan stazı ile olabileceği gibi  damarların pampiniform pleksusunun anormal genişlemesi hipoksi ve oksidatif stres ile sonuçlanarak SDH na neden olabilir. Az miktarda oksidatif stres, diğer kritik hücresel süreçlerle birlikte sperm kapasitasyonu, hiperaktivasyon ve sperm-oosit füzyonu da dahil olmak üzere normal sperm fonksiyonları için gereklidir. Ancak artmış oksidatif stres tam tersi etkilere neden olabilmektedir. Spermozozoalar, gerekli enzim onarımı sistemlerinden yoksun oldukları için oksidatif strese son derece duyarlıdır ( 59 ). Sonuç olarak, serbest radikaller, spermatozoa'yı üç ana şekilde olumsuz etkiler: membran lipid peroksidasyonu, DNA hasarı ve apoptozun indüksiyonu ile DNA hasarı oluşurtururlar. Serbest radikaller doğrudan pürin ve pirimidin bazlarına saldırır ve DNA molekülünü istikrarsızlaştırır ve nokta mutasyonu, polimorfizm, silinme, translokasyon ve çift sarmal kırılmalar gibi anormalliklere neden olabilirler.

Açıklanamayan infertilitede SDH

Son birkaç yıldır çeşitli çalışmalar SDH ile konvansiyonel sperm parametreleri arasındaki korelasyonu araştırmıştır. YApılan çalışmaların sonucunda açıklanmayan infertil çiftlerde erkek sperm DNA hasarı  normalden yüksek olarak saptanmıştır. SDH %30 üzeri olan erkeklerde doğal gebelik neredeyse hiç saptanmamıştır.

Birkaç çalışmada da, SDH, gebeliğin 20. haftasından önce ardışık üç ardışık gebelik kaybı olarak tanımlanan tekrarlayan düşükle ilişkili bulunmuştur. 

SDH ve IUI başarı oranları

Yüksek düzeyde SDH, düşük İUİ gebelik oranları ile ilişkili bulunmuştur. Yapılan bir çalışmada SDH %12 ve üzeri olan sperm parametreli olgularda aşılama ile hiç gebelik saptanmamıştır. 

SDH'nın ıvf sonuçlarına etkisi

SDF ile konvansiyonel IVF'nin sonuçları arasındaki ilişki kapsamlı olarak araştırılmıştır.  Metaanaliz sonuçlarına göre SDH ile ıvf sonuçları arasında olumsuz bir ilişki saptanmıştır ve SDH yüksek olgularda gebelik oranları 1.2 kat daha düşük bulunmuştur. 

Bir başka çalışmada SDH nın, yumurtalık rezervi normal ve azalmış yumurtalık rezervine sahip kadınlarda ıvf üzerine klinik sonuçları üzerine SDH'nın etkisi değerlendirilmiş, yumurtalık rezervi azalmış hastalarda  SDH nın  IVF sonuçlarını anlamlı olarak olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. 
 

SDHnin ICSI üzerindeki etkisi


Tartışmalar devam ederken, güçlü kanıtlar SDH'nin ICSI sonuçları üzerinde ihmal edilebilir bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. İki metaanaliz sonucunda artmış sperm SDH'nın ICSI sonuçları üzerine ihmal edilebilir olumsuz etkiler koyabileceği sonucuna varılmıştır.

SDH  ve ıvf sonrası gebelik kayıpları ile olan ilişkisi

Çeşitli çalışmalarda, konvansiyonel IVF ve ICSI sonrası SDH ile gebelik kayıpları arasında  ilişkiyi bildirilmiştir. Metaanaliz sonuçlarına göre, SDH IVF ve ICSI sonrası gebelik kaybı oranında 2.48 (% 95 CI, 1.52-4.04; P <0.0001) artışa neden olmaktadır. 

En fazla DNA hasarı sperm (epididimal geçiş sırasında ortaya inanılmaktadır . Bunun nedeni, epididimde kromatininin disülfid çapraz bağlanmasından önce sperm DNA hasarına karşı daha savunmasız olmasıdır. Birkaç raporlar testiküler sperm (karşılaştırıldığında, akıtılan meniden içinde SDF anlamlı olarak daha yüksek düzeylerde bularak bu fenomeni doğrulamıştır).

Dahası, sperm DNA hasarı derecesi ile semen parametrelerinin kötüleşmesi arasında anlamlı negatif korelasyonlar vardır. Özellikle nikotin, kadmiyum, kurşun ve benzopiren gibi kimyasallar araştırılmış ve sperm DNA hasarına neden olduğu bulunmuştur.Obezite, erkek infertilitesi ve endokrin disregülasyon, artan skrotal sıcaklıklar, yağlı toksinler ve / veya cinsel sağlıkta bozulma gibi anormal semen parametreleriyle ilişkili bir diğer faktörlerdir.  Mesleki maruziyet, erkek infertilitesine önemli ölçüde bağlı başka bir konudur.  Poliklorlanmış bifeniller ve diklorodifenil trikloroetanın metabolitleri gibi organochlorine kirleten maddelere maruz kalma, spermatozoadaki DNA fragmentasyonu ile ilişkilendirilmiştir.  Bisphenol A, gıda ve içecek endüstrisinde kullanılan plastik kaplarda yaygın olarak kullanılan başka bir bileşiktir.  Bisfenol A'nın sperm DNA bütünlüğünü değiştirdiği de bulunmuştur.

Sperm DNA, insan üremesinin başarısında ayrılmaz bir unsurdur. SDH testinin erkek doğurganlık değerlendirmesinde yararlı bir tanı aracı olduğunu gösteren yeterli kanıt bulunmaktadır. Son yirmi yılda kapsamlı bir şekilde araştırılmış olmakla birlikte, yeni çalışmalar SDH testinin rolünü ve göstergelerini netleştirmemize yardımcı olmaktadır. SDH testi rutin değerlendirmelere dahil edilmelidir. 

Sağlıklı günler dilerim
Doç. Dr. Cemil Kaya